Hilal YILDIRIMHAN


AİLE YILINA KIZILCIK ŞERBETİ

köşe yazısı


                                       AİLE YILINA KIZILCIK ŞERBETİ

Bilindiği üzere 2025 Aile yılı Ailemiz geleceğimiz temasıyla ilan edildi. Bu kapsamda çeşitli platformlarda farkındalık çalışması yapılmaktadır.

İstanbul’da Aile Yılı Kapsamında Dijital Panolarda Aile Yılı Farkındalık Çalışması Yapıldı

Osmaniye’de Aile Yılı Kapsamında “Sabırla Sev, Sevgiyle Tanı” Aileler Yarışıyor Programı Gerçekleştirildi.

Uşak’ta Uzun Süredir Evli Çiftler ile Yeni Evlenen ve Evlenecek Çiftler İftarda Buluştu.

Hakkari’de Evlilikte 50. Yılını Tamamlamış Çiftler Ziyaret Edildi.

Erzincan’da Aile Yılı Kapsamında Bocce Turnuvası Düzenlendi.

Ardahan’da evlilikte 25. ve 50. Yılını Tamamlamış Çiftler Ziyaret Edildi……..

Paneller, Söyleşiler, Turnuvalar, şiir dinletileri, hatıra parası basıldı. Çalıştaylar. yarışmalar gibi etkinlikler yapılmaktadır. Bunların hepsi güzel elbette ancak nüfus dikkate alındığında kitlelere ulaşabilirliği sınırlı etkinliklerden öteye gidememektedir.

Öte yandan büyük bir tehlike var ki o da geniş kitlelere ulaşan ailenin tam içine sızan en  güvenli alan olan evlere odalara kadar giren tv dizileri. 

Her geçen gün daha da yıkıcı konularla senaryolaştırılmış dizi ve tv programları ne evrensel etik ahlak kurallarını ne örf adet ve toplumsal normları ne inanç esaslarını dikkate almamaktadır. 

Aile, neslin devamlılığını meşru “ Yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu. Toplumsal en küçük ama en temel  kurumdur. Kültür ve  değerleri aktarma işlevi vardır. 

Aile birliğini bozulduğunuzda ortada bir aile kalmadığından değerlerimizde yeni nesle aktarılamayacaktır. Küresel kültürün etkisiyle bir kültürsüzleşmeye gidilmektedir.

Aldatma, sadakatsizlik, bireysel hazların konu edildiği, sözde aşkların kutsallaştırıldığı konularla yavaş yavaş   ahlaki zehirlemeye neden olduğu aşikardır. TRT bu anlamda daha duyarlı davranmaktadır. Diğer kanallar için bunu söylemek mümkün değildir. Rtük ( Türkiye radyo ve televizyon kurumu) bu konuda neden yetersiz kalmaktadır bu ayrı bir araştırma konusudur. Ancak şu bir gerçek ki ödenebilen cezanın bir yaptırımı yoktur. 

Senaristlerin toplumda bunlar zaten var biz bunları konu alıyoruz demek onları masumlaştırmaz. Efendim kumanda elinizde izlemeyin demek bir irade terbiyesi değildir.

“Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse, kötülüğü hiç işlemeyene benzer mi…? ” (Fatır 8)

 Kötü davranışları yaymak sadakatsizlikleri aşk metaforuna sığınarak gerekçelendirmek normalleştirir. Yavaş yavaş  ahlaki zehirlemeye neden olur. 

Gelelim kızılcık şerbeti ve benzerlerinin verdiği olumsuz mesajlara sadece birkaç örnek.

Toplumda dindar diye bildiklerinizin o kadarda keskin sınırları yoktur. Siz isterseniz o sınırları pek ala aşabilirsiniz.

Evlenmek için erken ama evlilik dışı çocuk doğurmak bir aşk meyvesidir.

Evli erkekle birlikte olmak sen kendini iyi hissediyorsan hiç önemli değildir.

Yaş farkının önemi yok yaşlıysa daha erildir.

Aile anne baba çocuklarına karşı her zaman anlayışsız ve katıdır. Çok itibar etmeyiniz.

Üçüncü kişiler her zaman daha hümanist daha sevgi doludur, daha değer verir sana onları dinle.

Kendi eşleri her zaman asabi ve kontrolsüz. Sevgililer daha makul ve şefkatlidir.

Sadakatsizlik kendi  hayatını yaşama hakkındır. Sanki önceki zorunlu hizmetmiş gibi.

Modern ve seküler hayat yaşayan insanlar çocuklarına karşı daha anlayışlı ve şefkatlidir.

Ve  ilişkileri yönettiğini öne sürdükleri melek objesini de son olarak bir şirk unsuru olarak sundular.

En tehlikelisi de dindar insanların iç yüzü işte budur mesajı.

Öncelikle gerçek hayat hikayesi üzerinden din ve dindarlar hiç bu kadar alaya alınmadı. İslam bir değerler bütünüdür. Peygamberler dışında hiçbir insan dini mutlak manada temsil etmez. İnsan kusurludur. Bu yüzden İyilikte yarışmaktan, istiğfardan  bahseder Kuran. Kültür dini İslam’ı temsil etmez. Kuran hiçbir zaman kolonyadaki alkolle ilgilenmez. 

Şunu da eklemekte fayda vardır. Kültür toplumların yeme içme giyim kuşam ve rütüelleri gelenek ve görenekleri inanış biçimleridir. 

Din  kültürün bir parçasıdır. Ancak din kültür değildir diye önemli bir ayrıma dikkat çekmek gerekir. Din kültürel öğelerle şekillenecek eklenip çıkarılacak görece uygulanacak bir yapı değil dir.Din sabit ve muhkem olan kaynağından öğrenilip uygulanacak ilkeler bütünüdür.

Aile yılından bahsediyorsak ki bahsetmeliyiz bu toplumsal bir seferberlik halinde olmalıdır. Aile yılı tv de sadece bir haber olmamalı televizyonun geniş kitlelere hitap ettiği öngörülerek tüm dizi film ve programlarda içerik olarak işlenmelidir.

Selam ve saygılarımla.