Hilal YILDIRIMHAN


KISSADAN İLKEYE

köşe yazısı


 

                                                                                          KISSADAN İLKEYE

Bir taslak şeklinde hazırlanmış olan 2024 müfredatı görüş ve öneriler için bir nevi halka arz edildi. Çok tabi farklı mecralardan farklı sesler çıkmaktadır. Duamız yeni eğitim ve öğretim programı   hayırlı ve isabetli olsun.

Bu yazımızda bilginin edinimiyle ilgili bir muhatap olarak vahyi mesaja bir göz atacağız. 

Bilme yolculuğu öğrenciden talebeye geçişle başlar.

Öğrenci: Bir bilim ya da sanat dalında, bir öğretmenin ya da uzmanın gözetimi ve yol göstericiliği altında, belli bir konuda çalışan kimse.

Talebe: İstekliler, öğrenmeye arzulu olanlar demektir. 

Türkçede öğrencinin eş anlamlısı talebe olarak geçer. Ancak aralarında eylemsel bir farklılık vardır.

Talebe olmak bilgiyi talep eden kişidir. Bilgiye duyulan merak, talebenin yakıtı gibidir. Merak duygusu   eğitimle geliştirilir. Eğitim erken çocukluk yani insanın dünyaya gelmesiyle birlikte ailede başlar. Eğitim kurumları bunu pekiştirmelidir..

Eğitim kurumlarının temel hedeflerini öğrenmeyi öğretme olarak ifade etmektedirler. Bu kurumlarda günümüzde geldiğimiz noktada merak duygusundan uzak bir problemin sosyal, fiziksel, biyolojik alanla ilişkisini bütünsel olarak değerlendiremeyen, çok boyutlu bakış açısıyla değerlendirmenin gerekliliğine dayanmayan ders geçme, sınav kazanma amacıyla talepsiz yoğun bilgi yüklenmektedir. Öğrenci etken değil edilgen durumdadır.

Gelelim konu başlığımıza “kıssadan ilkeye “dedik. Kehf suresinde geçen Hz. Musa ile salih kulun yolculuğu ve bu yolculuğun başlaması, ikilinin diyalogları ilim sahibi nasıl olunur sorusunu yanıtlar niteliktedir. 

Kehyf 66  Musa ona: "Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen şartıyla sana tabi olabilir miyim?" dedi..

Burada ilim ile bilimin kavramlarına değinmek yerinde olacaktır. Türkçemizde ilim ve bilim sözcük olarak birbirinin yerine kullanılır. Ancak ”Bilimsel bilgi, Fiziksel alanla ilişkilidir . Araştırmalarla elde edilen değerlerdir. 

İlim ise metafiziksel (fizik ötesi) alanla ilişkilidir. İlim gayp olan, keşfedilmeyi bekleyen yaratılış yasalarının tümüdür. Var olduğu halde bizim bilemeyeceğimiz ancak bilimsel sürece girerek yakalayabileceğimiz gayp ilmi, şahadete dönüştüğünde fiziksel alana girer ve bilimin konusu olur.” (1) Çünkü artık ispatlanmış gözlemlenmiştir. Kuran, ilmin rehberidir. İlmi anlama ve kavrama yeteneği vahiy bilgisine sahip olmakla mümkündür.

Kehf süresinden ilmi öğrenmekle ilgili çıkarılacak ilkeleri maddelersek kıssadan ilkeye şahit oluruz.

1. İlmin yolunun insanlara açık olduğu.

2. ⁠İlmi elde etme yolunda merak etmenin önemi. 

3.İlim sahibi olmak talep ilişidir. Bilinçli bir irade gerektirir.

4. İlmi öğreneceğin kişiyi yani öğretenin liyakatlisini bulana kadar özel arayış içinde olmak.

5.Bunu anlamanın yolu ne aradığını bilmekten geçer.

6. Bulduğunda ona tabi olmak.

7. ⁠Öğreticiye güven duymak. ⁠Bu güven sabır gerektirir. 

8. ⁠Sabır ilim yolculuğunda kararlı ve istikrarlı olmak konusunda önemli bir husustur.

9.Eğitim sürecinde kurallara uymak.

10. Eğitim sürecini tamamlama.

 

Selam ve saygılarımla

 

  1. Prof. Dr. Hikmet Akgül Kuran felsefesi dersleri.