Ülkemizde yaşanan hepimizi derinden üzüntüye boğan asrın felaketi diye tanımlanan deprem tarifsiz acılar yaşatmıştır. Bu büyüklükte bir sarsıntının sonuçlarına baktığımızda hepimizin aklına Kuranda ki helak olan kavimler gelmektedir. Bu Allah’ın bir gazabı mıdır?
Yunus suresi 44 “Allah insanlara hiç bir şeyle zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler. Ayetiyle karşılaşırız. Peki insan kendi kendine nasıl zulmeder?
İnsanlar, günah, sevap, salih amel ve hatta şirk kavramlarına sınırlı anlamlar yüklemişlerdir. İbadet dediğimiz her ritüelde ihtiyaç sahibi kul değil de haşa Allah’mış gibi bir hal almıştır. Oysa ihlas suresi 3. Ayete göre “ 0 Doğurmamış ve doğmamıştır.” Yani hiçbir şeye ihtiyacı yoktu. İhtiyacı olan en zayıf halde yaratılmış olan insandır. Öyleyse bütün emir ve yasaklar kulun menfaatine yönelik tasarlanmıştı. Gerek bireysel ibadetler dediğimiz namaz, oruç, haç, zekat, infak gibi ameller gerek toplumsal fayda içerikli salih amel dediğimiz eylemlerin hiçbirine yaratıcını ihtiyacı yoktur. Bunların tümü bireyin faydasınadır.
Esasında günah ve sevap ötekine yapılan fayda veya zarar değildir. Bireyin kendine verdiği fayda ve zarardır. Öteki bundan dolaylı olarak olumlu veya olumsuz etkilenir. Allah’ın emir ve yasaklarına bu bakış açısıyla bakmak benlik algısı yüksek olan insanın fıtratına daha uygun düşecektir. Emir ve yasaklara riayet etmekte daha motive edecektir.
Salih, "iyi ve güzel iş faydalı iş" tir. İçerisinde hem bireysel hem toplumsal fayda içeren eylemlerdir. Salih amel Allah'ın bundan hesap soracağını bilerek işleyeceğin ameldir.
Nahl Suresi 16, 97 “ Erkek veya kadın kim mümin olarak iyi iş yaparsa elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükafatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” Buyrulmaktadır.
Öncelikli olarak tüm emir ve yasaklar bireyi dünyada refah içerisinde yaşaması içindir. Ahirette ki ödül ise daha büyüktür. Öyleyse her birey kendi yeteneği veya mesleği doğrultusunda hangi işi tutuyorsa o işi çalmadan çırpmadan, savsaklamadan yapması o kişinin salih amelidir. Hem toplum hem birey doğru yapılan işten olumlu etkilenir. Yaratıcının isteği bu yönde yine kulun faydasınadır. Unutmayalım Onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur! Bu doğrultuda genelde temel insani faaliyetler özelde tüm meslek gruplarının salih ameli birbirinden farklıdır.
Öğretmenin salih ameli öğrencisini tüm kaygılardan uzak en iyi şekilde yetiştirmekse bir doktor hastası için en iyi tedavi yolunu araştırmasıdır. Bir mimar bir mühendis en doğru şekilde yapılar tasarlayıp imar etmesidir. İşçi işini, temizlikçi temizliğini, yönetici yöneticiliği kısacası herkes küçük büyük demeden işini salih yaparak salih amele dönüştürmelidir.
Sizce şirk sadece putlara tapmak mıdır? Küfür sadece kuran metinlerini inkar etmek midir? Ayet sadece Kur'an-ı kerimdeki sureleri meydana getiren cümle veya cümlecikler midir?
Kurandaki yaratan Rabbinin adıyla oku emri gereği bilimin ulaştığı her bilgi gaip olmaktan çıkmıştır. Açık bir delil, ayettir artık. Bugün bilimsel olarak depremlerin etkilerinden korunmamızı sağlayacak bilgi ve araçlara sahibiz. Buna rağmen ülkemizde yaşadığımız depremi büyük oranda can ve mal kaybına nedeni kentleşme ve yapılaşmada temel ilkelere uyulmaması olmuştur. Açık olan bir ayet inkar edilmiş görmezden gelinmiştir. Sonuç olarak insan kendi kendine zulüm etmiştir.
Deprem bir yaratılış yasasının gereğidir. Bu yasayla ilgili bütün deliller (ayetler) ortadayken salih işler yapmayarak Allaha karşı şirk, ayetleri görmezden gelerek küfür etmiş oluyoruz. Allaha güvenmek ve dayanmak yaratılış yasalarına da iman etmekle olur. İşte o zaman Allah’ın bizi korumasını dileyebiliriz. Bu konuda toplumsal tövbemizi yapmalıyız. Furkan 77. Ayete göre “Ancak tövbe eden, inanıp yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder.”
Maddi manevi kazanç için, işinizi salih amele dönüştürmek elinizde. İşiniz, Salih ameliniz olsun.
Selam ve saygılarımla.