Doğu Karadeniz bölgesinin önemli turizm bölgesi Uzungöl..
Bölgenin tek geçim kaynağı hayvancılık olan bir bölgeydi. Tarımsal alanları kısıtlı evin bahçesinde tarla olarak kullandığımız alanlar vardı. Bölge insanı hayatta kalabilmek için gurbete gider yıllarca gelemezdi. Evin ihtiyacını karşılayabilecek kazancı elde edebilmek için uzun yıllar evinden, ailesinden uzak yaşam mücadelesi içinde hayatını idame ettirmeye çalışılıyordu.
Yıl 1974 yurt dışına çalışmak için giden Dursun Ali İnanın eşinin vefatı nedeniyle kesin dönüş yapıp Almanya’da gördüğü balık üretim yerleri doğanın turizme dönüşün ve bu dönüşün uzungöl’e ve insanına maddi katkı sunabileceğini hissetmiş elde ettiği ufak birikimiyle balık havuzları açmaya başladı. Yıllarca mücadele etti, afetler yaşadı, yıkımlar yaşadı ama pes etmedi. Uzungöl’e gelenlerin hepsi ona uğrar çoğu para vermez giderdi. Yıl 1980 lere geldiğinde artık otel ihtiyacı doğdu. Yöre mimarisine uygun ahşap bungalov tipi oteller inşa etti ilgi gördü. Arz talepten yıldan yıla turizm gelişim gösterdi. Yöre insanı evlerinin odalarını vermeye başladı artık yetmez oldu 90 lı yıllarda yöre insanı evlerini bozup yenin yeni otel inşa etmeye başladı. Suudi Arabistan’dan misafirler Uzungöl’ü keşfetmeye başladı. Her sene üstüne koyarak gelmeye başladı. Devlet bu ilgiye pek uyanamadı en ufak katkısı olmadan yöre insanının gayretiyle turizm temelleri atıldı.
Turizmin yoğun olmaya başladığı yıllar 90’lı yıllardı. O yıllarda oteller azdı gelen misafirlerin çoğu arabalarda kalır, yer bulamazlardı. Uzungöl belediyemizden imarın çıkmasını beklerken bölgeye koruma altına alma talaşına girip insanların yapmış oldukları yatırımları engelleme yoluna gittiler. Gelen turistlerin istihdamını sağlayacakları çözümler üretebilecekleri beklenirken engelleme yoluna gittiler. Yıldırma politikaları ile insanlarımızı sindirmeye çalıştılar. Öyle bir uygulama içine gittiler ki eski ahşap evleri tescillendirip, yeni inşai faaliyetin önünü tamamen kesmeye çalıştılar. Yörede turizm işi ile uğraşmayanların ev yapma barınma ihtiyaçlarını gidermenin önünü tıkadılar. Turizm işi yapanlar ile yöre halkı arasında husumet doğmasına vesile oldular.
Ev yapamayanların engellenmelerine vesile olanların turizmciler olduğu söylemi haklı olarak dillendirilmeye başlandı. Belediye ile halk, devlet ile halk, turizmci ile halk birbirleriyle kavga eder duruma geldi. Devlet kanun ve yasalarla milleti bağlıyor maalesef çözüm üretmiyor. Halk Gelen yoğun turizm potansiyelinin yeme, barınma ihtiyacını gidermek bunu ekonomik bir gelir kapısı haline getirmek için tüm cezai müeyyideleri kabul edip devam etti. Yapılan kaçak inşaatlar için belediye mühür atıp para cezaları veriyor, kaymakamlık ve çevre şehircilik bakanlığı mahkemeye veriyor hapis cezaları veriyor. Halkın psikolojisini bozmak için en ağır uygulamaların yapıldığı ve yapılmaya devam ettiğini buna çanak tutan kurumların vatandaşın anayasal hakkı tabu mülkiyetini dahi yok sayıyor. Bizler bu kadar baskı ve zülüm altında uğraşırken bizlere destek olmalarını beklediğimiz komşu köy ve ilçelerimizin aksine alkış tuttuklarına şahit oluyoruz.
Turizm bölge insanına sunduğu nimetin farkında olmayanların sürekli eleştirmeleri, hakaret etmeleri, daha ileriye gidip küfretmelerine şahit oluyoruz. Turistlerin yoğun gelmesinden sonra bölgede faaliyet gösteren tüm esnafların vatandaşların dolaylıda olsa katkı sunduklarını pandemi’de yaşadığımız sıkıntılarda ortaya çıktı. Doğu Karadeniz turizmde müthiş bir ivme kazandı. Turistik oteller, turistik tesisler, lokantalar, inşaat ve gayrimenkul satışları bire beş arttı.
Arttan turizm potansiyelinin yılda bölgeye pompaladığı para bir milyar doları geçiyor. Yirmi yıl önce bir milyon dolar için Lüksemburg kapılarına para dilenen bir ülke olarak nerden nereye geldiğimizi iyi anlayıp ona göre konuşurken, eleştirirken biraz insaflı olmamız gerekir.
Uzungöl halkının yanlışları olduğunu kabul ediyoruz. Bu yanlışların basit olduğu yapılacak ufak bir çalışma ile çözüme kavuşacağına inanıyoruz. Uzungöllüleri eleştirenler, fiyatları pahalı bulanlar dedikodu üretip bindikleri dalı keseceklerine yapıcı çözümler üreterek bizlere katkı sunacaklarını ve buna saygı duyacağımızı bilmelerini istiyoruz.
Ne bizler nede başkalarının doğu Karadeniz’in incisi uzungöl’e zarar verecek davranış ve söylemlere izin vermeyeceğimizi bu tip karalayıcı beyanatların karşısında olacağımızı bilmelerini istiyorum. İnsanımızın buna çanak tutacağına inanmıyorum.