Hakkak;
El emeği göz nurunu, kendisine bahşedilen kabiliyet, zekâ ve özellikle duygu ile birleştirir.
Hakiki bir oymayı izlediğinizde;
Siz de insansınız.
Kendinizi onun yerine koyarsınız.
Yüreğinizden hayranlık ve takdir duyguları taşar.
Hatasız olmamasını anlayışla karşılarsınız,
Çünkü bilirsiniz,
Hatasız kul olmaz.
Öyle olsaydı belki de çıldırırdınız.
Yaşamın;
Açığından koyusuna tüm renklerini barındırdığını satır aralarında anlarsınız.
Mesela birinde;
Gün sonu yorgunluğunu,
O anki ruh halinin kırılmalarını,
Kırgınlıklarını,
Yaşadığı düş kırıklıklarını,
Sabrını,
Metanetini,
Bazen sabır taşının kırıldı kırılacak olmuşluğunu,
Aldığı bir acı haberi,
Çocuklarının mürüvvetini görmenin huzurunu,
Bir başkasında;
İleri yaşa rağmen zürriyetsiz oluşunun yine de umut barındıran tevekkülünü,
Bir diğerinde;
Bir baltaya sap olamamış evladının kahrını...
Hâsılı, insana dair her şeyi hissedersiniz.
Karşınızda sizi lâl-ü ebkem bırakan her tür zanaatın bu yanını kavradığınızda huzur bulursunuz.
Böyle olduğu içindir ki Fatih Kısaparmak 'Kilim' türküsünü yazabilmiş ve besteleyebilmiştir.
★
Zanaatkâr, asıl ustayı taklit ederek size sizin ruh halinizi anlatır.
Zanaat;
Karşılıklı yaşanmışlıkların insandan insana geçişinin tezahürüdür belki de.
★
Nereden mi aklıma geldi?
Yeni imar edilen demek doğru mu bilmiyorum.
Zira çoğunda mimari kaygıdan çok,
Boş olan yeri,
Altı ticarethane olacak şekilde olabildiğince geniş alanda tesis edip,
Sonrasında kurulan dernek aracılığıyla,
Hem dünya hem ahireti 'mamur etmek' maksatlı,
Ahir zaman camileri aklıma geldi.
Ve artık bu camilerdeki hiçbir tezhipte,
El emeği göz nurunu yansıtan hiçbir şeyin kalmadığı,
Hat, oyma, ahşap-kâgir işçiliği, mefruşat ve tezyine varana kadar.
Türedi bilgisayar ve belki de artık yapay zekâ eserleri.
'Eser' ifadesi lafın gelişi.
İnsana dair bahsi geçen, geçmeyen o sonsuz hallerden 'eser' yok.
Ama simetrik, pürüzsüz ve hâşâ hatasız.!
★
Ben almayayım.
★
Gelinen noktada;
İnsan, sadece nisyanla değil büsbütün malül hâle geldi.
Daha da gelecek.
★
Bu durumun günümüz insanındaki karşılığı, tencere kapak misali.
Feleğin çemberinden geçmemişlerin yapıp ettikleri mesela.
Gözlemliyorsunuzdur.
Her yerde!
Çevremizde,
Sosyal medyada,
Piyasada.
Her türlü insani duyguyu yaşamadan 'öğrenmiş' .
Zikri olmadan fikri olan.
Yaşamış gibi!
Dertleniyor,
İçiyor,
Söyleniyor.
★
Örneğin;
İyi de yazıyor, çiziyor.
Deyişler söylüyor. Değme ozana taş çıkartır.
Beste yapıyor.
Resim yapıyor.
Müzisyen. Dünya çapında.
Gel gör ki;
Ha onlar ha CNC 'tezgahı'nın marifetleri.
★
Zor zamanlar, güçlü insanlar yaratır.
Güçlü insanlar, kolay yaşamlar yaratır.
Kolay yaşamlar, güçsüz insanların oluşmasına vesile olur.
Günümüzün güçsüz insanı, tüm yeteneklerini yapay zekaya devrederken,
İnsanoğlunu neyin beklediğini öngörmek ne mümkün!
Ütopik olanı, distopik olanı mı dersin.
Mebzul yorumlar.
★
Biri de benden olmuş çok mu?
★
Ya yok olacağız
ya da
Digital kosmos yok olacak.
Ortalama beş milyar insanın pireden deveye her şey için fütursuzca istismar ettiği 'Yapay Zeka'ya;
Her başvurulduğunda,
Su ve elektriğin kat be kat israf edildiğini bilmeyen var mı?
Hele bu iklim koşulları ve su kıtlığında.
Nasıl mı yok olacak bu digital çağ?
★
Yaşanmış bir öykü ile biraz gülümserken kıssadan hisseyi pay edebilecek miyim?
★
Kendileri merhum, hâtıraları baki,
Manidar ve kısa bir öykü:
1960'lı yılların başları.
Fotoğraflarından tanıdığım, Hollywood aktörlerini kıskandıracak denli yakışıklının ergen çağları.
Bildim bileli Barbaros Hayrettin heykelini andıran, heybetli babasının tiryaki zamanları.
Sarma tütün ve tabaka, o zamanın mümkünü, şimdinin modası.
Başına geleceğini bildiğinden tütünü zulalıyor.
Ama, kimin oğlu. Kül yutar mı?
Çatı faresi alttan, o üstten zulayı usturuplu yolarlar.
E tek başına keyfi çıkar mı?
Kafadarlarla yakası açılmamış muhabbetler eşliğinde, sadece sigaranın değil, başlarının da dumanı tüter.
'Gençlik başımda duman'
Cıgarayı tellendirdikçe muhabbeti dillendirirler.
★
Ayrıcalık, sanki en büyük arzusudur âdemoğlunun.
En yakışıklı, en sevilen, en sayılan, en aranılan olmak arzusu ile yanıp tutuşur.
Esas oğlan olmak ister hep.
Bu uğurda bodoslamadır.
Gönüllerde taht kurmak isterken kırık kalpler bakiyesi umurunda olmaz.
Her çetenin elebaşısı olduğu gibi 'persona non grata'sı,
Yani istenmeyeni hep vardır.
Ortamlarda olsa da olur olmasa da.
Hatta olmasa daha iyi olur.
Gel gör ki;
İçine alınmadıkları bu küçük çetelerin içine girmeye can atarlar.
Bu istenmeyen sinamekiler.
Genelde itilir kakılırlar.
Hatta herkes egosunu onları örseleyerek şişirir.
Sebep aranmaz. Onlar bu durumlar için yaratılmıştır.
İnsanoğlunun zulme yatkınlığıdır bunu yaptıran.
Haz verir, idrak gerektirmez.
Onun içindir ki iyi insan olmak zordur.
İdrak ister. İrade ister.
Hepimiz bu dönemlerden geçmişizdir.
Kimimiz eşkıya kimimiz evliya olmuştur.
Çok azımız da en zoru başarmıştır.
Yani 'insan' olmuştur.
★
Dönelim öykümüze.
Albenisi olmayan, hafif hebenneka, üstüne aksaktır 'öteki'.
Yakışıklıya yalvarır, âleme dâhil olmak için.
Aileden varlıklıdır.
Fakirliğin diz boyu olduğu o zamanlarda kilerleri,
Karadenizin ücrasında bir dağ köyü için egzotik tatlarla doludur.
Bisküvi, lokum, pekmez, pestil ve benzerlerinin varlığından haberdar olmak bile mide asidini azdırır.
Anlaşma yapılır.
Kilerdekilerin peyderpey iç edilmesi karşılığında çeteye kabul edilir.
Kiler ile zulanın yasak aşkı kışkırtıcıdır.
Ne var ki; kavanoz dipli dünyada, bu ikisi de dipsiz değildir.
★
Her günkü gibi aksayarak elebaşının evinin francasının*
önünden kendine has davudi sesiyle seslenir.
Tüm heybetiyle kapıda arz-ı endam eden, babadır bu kez.
-Hayrola Meçit
Kendine has nazone hitabıyla,
-Niyazi'yi sora....
Lafını bitiremeden cevap hazırdır:
-E Meçit tütün bitti..
★
Anlayacağınız, gün gelecek enerji de bitecek.
Enerji bitti mi digital çağ Hollanda'daki lale balonu gibi patlayacak.
★
Tek ve bir olan dışında hiçbirşey sonsuz değildir.
O gün geldiğinde,
Birilerinin "Tütün bitti" demesine gerek kalmayacak.
★
Einstein 'a atfedildi.
Kimin söylediğinin bir önemi yok.
Aynı fikirdeyim.
"Üçüncü Dünya Savaşı ne zaman olur bilemem ancak Dördüncü Dünya Savaşı'nın kılıç kalkanla yapılacağından eminim."
*(Franca, Ana giriş paralelinde veranda ile balkon arası bir yerel mimari yapı)
