Türkiye’nin kanayan yaralarından birisi de terördü.
Allaha çok şükür olsun ki terörle mücadele verilen inanılmaz çabayla bu sorunu yaşamımızda arka sıralara attı.
Ama hiç kolay olmadı.
Türkiye bazı dış ülkelerin algı olarak da kullandığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne öylesine bir odaklandı ki artık doğunun her kenti Paris oldu.
Bunu koltukta oturarak yazmıyorum.
İznimin bir bölümünde geçen yıllarda olduğu gibi Doğu seferine çıktım. Trabzon’dan yola çıkarak Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Bingöl, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Elazığ, Malatya, Tunceli, Erzincan, Gümüşhane ve Trabzon olarak parkuru tamamladık.
Arkadaş grubumuzla birlikte yaptığımız bu seyahatte hem keyif aldım hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak ülkemle, tüm kurumlarıyla, yapılanlarla gurur duydum.
Zigana tüneli başlı başına bir olay.
Maçka’dan giriyorsun Torul Kösterelli köyünden çıkıyorsun.
14,5 kilometrelik çift tüplü duble tünel dünyanın üçüncü Avrupa ve Türkiye’nin en büyük tünelleri olarak tarihe geçecek.
Gümüşhane tünellerini gördükten sonra Cengiz İnşaatla ilgili de küçük bir parantez açmak istiyorum. Türkiye’de işlerini onlar kadar temiz, onlar kadar seri onlar kadar en güçlü malzemeyi kullanan başka bir firma var mıdır bilmiyorum.
Başta Sevgili Ekrem Cengiz olmak üzere tüm Cengiz ailesine ve Cengiz inşaatın çalışanlarını yürekten kutluyorum.
Devam ediyoruz.
Hani o teröristlerin her gece baskın yaptığı, Mehmetçiğimizi, Kürt kardeşlerimizi köy meydanında toplayıp kurşuna dizdiği o Doğu.
Devletimizin ve İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun, istihbaratımızın, askerlerimizin olağan üstü canı pahasına verdiği amansız mücadele hemen gözümüze ilişiyor.
Yapılan Kalekollar, eğitime verilen emek devasa okullar, devletin gücünü hissettirdiği Valilik Konakları, bizleri sadece gururlandırmıyor dış mihrakların gözü olduğu Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgemiz için de umutlandırıyor.
Artık Diyarbakır’da, Mardin’de, Şanlıurfa’da, hatta Hakkâri’de okuyan öğrenciler ODTÜ’ye de girebiliyor Boğaziçi’nde de okuyabiliyor ve sosyetenin okulu olarak bilinen Bilkent’te de muhteşem bölümlerde ders alabiliyor.
Geçenlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un bir açıklamasında okumuştum.
Türkiye terörle mücadeleye bir trilyon 300 milyar dolar harcadı.
Güneydoğuyu baştan başa gezdiğim seyahatte gördüm ki Devlet ve hükümetler bir o kadar parayı da otoyollara, duble yollara, kentsel dönüşümlere, millet bahçelerine, bulvarlara, köprülere, viyadüklere şehirlerin giriş ve çıkışındaki köprülü kavşaklara, Malabadi ve Kömürhan köprülere ile tünellere harcamış.
Özellikle Karayolları Genel Müdürlüğünü ve sevgili hemşehrimiz Abdulkadir Uraloğlu beyi ekibiyle kutluyorum. Yürekten tebrik ediyorum.
Gittiğim, gezdiğim ve üzerinde otomobil sürdüğüm yolların yüzde 80’i otoyol ve duble yol Geriye kalan yüzde 20’sinde de çalışmalar sürüyor. Tabiri caizse jilet gibi yollar. Çok zor şartlarda Karayolları ve yüklenici firmaları hizmet ettiler, ediyorlar.
Kimi zaman Karayolları şehit verdi kimi zaman da yüklenici firmaların şantiyeleri basıldı işçileri şehit edildi. Bugün Karayollarının yaptığı yollar sadece ulaşım hizmeti vermemekte terörle mücadelede de başarının en önemli unsuru ve en önemli alt yapısı ön plana çıkıyor.
Özellikle Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa gibi iller aldıkları yatırımızı da turizme dönüştürmeyi başarmışlar. Üç tarihi kentte oteller dolu, turizm merkezleri ise yerli ve yabancı turistlerle kaynıyor.
Yaz sezonunda hava sıcaklığının üç kentte de 40 derece olması sebebiyle gidip görmek isteyenlere, gezmek isteyenlere bu günleri ve Kasım ayını özellikle öneriyorum.
Batıdan- doğuya, doğudan batıya, Kuzeyden-Güreye, Kuzeyden Güneye ne kadar insan gidip gelirse bu toprakların insanları o kadar yoğrulacak kardeş olacak bir daha teröre asla geçit vermeyecek.
Sevgili okurlar bu ülke bizim. Muhteşem bir coğrafya bu coğrafyanın nimetlerinden yararlanmamızı istemeyenler olacak. O gittiğim, gezdiğim, gördüğüm yerlerin altı petrol kuyularıyla, toryum ve Bor yataklarıyla dolu.
Biz kardeş olalım, alt yapısı tamamlanan o coğrafyanın kayaklarını birlikte çıkaralım ve ekonomimize kazandıralım.
Siyaset yapalım, yarışalım
Zaman zaman sert üslupla tartışalım ama asla kavga etmeyelim.
Gerginlikten, huzursuzluktan uzak duralım.
Bunu yaparsak mutlu ve müreffeh Türkiye’de evlatlarımız da torunlarımız da yaşar.
Aksini düşünen gözlerini yumsun coğrafyamızdaki savaşlara baksın her şeyi çok iyi hisseder.
