ABD’nin anlamsız yaptırımları yüzünden her seferinde köşeye sıkıştırılıyoruz. Yaptırımların sebebi biliniyor. “Neden Rusya’dan S-400 aldın da bizden Patriot almadın” Oysa bunun için de az nazlanmadı ABD… Çünkü Patriotların, ABD ve tüm Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’a karşı kullanılabilme ihtimali onları ürkütüyor.
ABD’de seçimler bitti, yeni başkan Oval Ofis’e yerleşmek için gün sayıyor. Ama dostlar ABD bunu hep yapıyor. Baksanıza seçimi kaybettiği halde son güne kadar icraat yapmakta kararlı olan Trump, yeni kararlar almaktan geri durmuyor. Anlayacağınız Türkiye, yeni seçilen Biden’dan yeni yaptırımlar beklerken, bu sefer Trump bizi ters köşeye yatırıyor.
Kısaca bu yaptırımları anlatalım.
Uzun haliyle ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası anlamına gelen CAATSA, 2017'de ABD Kongresi tarafından onaylanmış ve bu yasa çerçevesinde Rusya, İran, Çin ve Kuzey Kore'ye yaptırımlar uygulanmıştı.
Başkan Trump'ın imzasıyla yürürlüğe giren yasa "Rusya Federasyonu’nun savunma ya da istihbarat sektörleriyle ya da bunlar adına çalışan kurum ve kişilerle önemli düzeyde alışverişte bulunan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanmasını" öngörüyor.
Yasadaki bu madde Türkiye'ye S-400'ler nedeniyle yaptırım uygulanmasının yasal dayanağını oluşturuyor.
Bunlar zaten biliniyor; vaka-yı adiyeden yani…
TBMM’de ABD yaptırımlarına karşı ortak bir karar alınması kararlaştırıldı. Ak Parti, CHP, MHP ve İyi Parti ortak karara imza atarken, HDP yine her zamanki gibi kararı imzalamadı. İşte bu yüzden diyoruz ki, HDP Türkiye’nin partisi hiç olmadı, olamayacak. Burada saymayacağım ama gerekçeleri çok komik. Çekinceleriniz olabilir ama öncelikle ortak kararı imzalayıp Türkiye’nin tek yürek olduğunu göstermeniz gerekmez miydi? O zaman ABD belki geri adım atardı. Yani Türkiye’nin tek yürek olması, böylesine büyük bir pazarı kaybetme riski yüzünden onları durdurabilirdi ama olmadı. Aslında siz hep böyleydiniz de biz mi sizden çok şey istiyoruz?
MHP lideri Devlet Bahçli’nin “HDP’nin kapatılması gerekir” mealindeki sözlerinin altında, bu ayrı düşünme fikri yatıyor. Eğer HDP, içinde bulunduğu meclisin Türk meclisi, Türkiye’nin meclisi olduğunu unutmadan davranabilseydi o zaman belki Türkiye’nin partisi olurdu. Belki o zaman, şimdi hiç giremediği Karadeniz’e de girebilirdi. Bu öngörüm, bir çağrı olarak anlaşılmasın. Biz böyle iyiyiz. Hatta o kadar iyiyiz ki, HDP milletvekillerinin bu ülkenin tüyü bitmemiş yetiminin hakkından bir kör kuruşu bile hak etmediğini düşünüyoruz.
Son sözüm şudur: Bizce de kapansın gitsin.
Muhabbetle efendim!