İbrahim TUNCER

Tarih: 11.01.2022 22:49

TAHILIN ÖĞÜTÜLME TARİHİ 'HAMELEDE: DEĞİRMEN'

Facebook Twitter Linked-in

Tahılın öğütülme tarihi

Dünyamızın var oluşuyla insanoğlunun temel ihtiyaçları barınma, giyinme ve beslenmedir. Beslenmenin temel ihtiyaçlarından olan mısır ve buğdayın öğütülmesinde değirmenler önemli bir yere sahiptir. Her çeşit malzemeyi ezmek ufalamak, öğütmek için kullanılan en basitinden en karmaşığına kadar aletlere değirmen denilmektedir. İlk insanlar buğday ve mısır gibi sert taneli tahıllarını, içi oyulmuş taş havanlarda döverek öğütüyorlardı. Bunların günümüzdeki kalıntılarını, bugün bazı köylerimizde göze çarpan ezme taşları ve dibek taşları örneklerinde görmek mümkündür.

İnsanoğlu yaklaşık on bin yıl önce buğday üretmeye başlamıştır. Mısır, yapılan tüm arkeolojik kazılardan elde edilen bulgular, mısır bitkisinin 8.000 ile 10.000 yıllık bir geçmişi olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, tahıl tanelerini öğüterek un yapma mesleği olarak tanımlanan Değirmencilik mesleği, uzun ve köklü bir tarihi geçmişe dayanmaktadır.

İlkçağdan itibaren insanoğlu mısır ve buğdayı ezmek için farklı yöntemler kullanmıştır. Ellerine aldıkları küçük düz kayalarla içi oyuk daha büyük kayaların arasında mısırı ve buğdayı sıkıştırmak suretiyle ezip un haline getirmişlerdir. Neolitik Devirden el değirmeleri. 

İnsanlık tarihinin en uzun dönemi olarak bilinen Yontma Taş Devri, M.Ö. 600.000 ile M.Ö. 10.000 arasını kapsar. İnsanların ilk defa taş kullanımı yaparak araç gereçler üretmeye başlamışlardır. Güç koşullar altında yaşamak zorunda kalan İnsanoğlunun yeryüzündeki yaşam ortamına duyduğu merakla yiyecek ihtiyacını karşılamak için zaman içinde çeşitli aletler geliştirmesini sağlamıştır. 

İnsan Neolitik çağda, doğa şartları değişmesiyle ve tarım devriminin etkisiyle, mevcut bilgi birikimine dayanarak, orak biçimli aletler ve tahılları işlemede kullanılan taştan öğütme taşları, yapmış yeni aletlerle teknoloji geliştirmiştir. Bu teknoloji Neolitik teknoloji diye isimlendirilmiştir.

Güneydoğu Anadolu’da, Şanlıurfa yakınlarında yer alan Göbekli Tepe’de yapılan kazılarda, yerleşik yaşama geçişle ilgili mevcut bilgileri altüst edecek buluntular ortaya çıkarılmıştır. Göbekli Tepe, MÖ. 10.000 yani günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömlek Neolitik Döneme ait bir inanç merkezi olmuştur. Neolitik Çağ orak değişik aletler ve tahılları işlemede kullanılan taştan öğütme taşları, havanlar ve dibekler bulunmuştur. 

Dünya yaşam sürecinde düşünmenin ve icat etmenin özünde biri dünyayı anlama merakı diğerinde ise yaşamı rahat ve güvenli kılma gibi iki ihtiyaç yatmaktadır. Bu ihtiyaçları İnsan zamanla kendilerini geliştirerek daha pratik ve kolay icatlar elde ederek içi oyulmuş taş yöresel ismiyle Kopal Dibek Havan kipi aletler icat ederek kabuğu alınması gereken tahılın kabuğunu almakta veya mısırı ve buğdayı döverek un haline getiriyorlardı. 

Dövmenin yerini zamanla, dairesel dönme hareketine sahip, taş el değirmenleri almaya başlar. Göçebe insan toplulukları göçleri sırasında çevresindeki olaylardan etkilenmiş hem de çeşitli faaliyetleri ile çevresini etkilemiştir. Toplumsal değişimle insan toplulukları yeni davranışlar ve buluşlar elde etmeye başlamışlardır. El değirmenini tarihte kullanımı yapılan kazı çalışmalarında M. Ö. 6750-5600 yıllarına ait olduğu tahmin edilmektedir.

Şoromil el değirmenleri iki kısımdan oluşmakta alt ve üst el değirmen taşların çapı 40-50 cm çapındaki iki aynı ebattaki taşlardan oluşur. Kalınlığı 15 cm civarındadır. Üst taşı merkezine 8-9 cm çapında Hırtlak- hazne deliği vardır. Üst taşı üst kısmına gelen taşın dış kenarından 5 cm içeride 2-3 cm çapında 6 cm derinliğinde bir deliği var üst taşın çevirme kolunun monte edilmesi için 25 cm uzunluğunda çapı ise delinen delikten biraz daha çapı geniş olan bir yuvarlak ahşap deliğe sıkıştırarak çakılmıştır. Alt taşın merkezin 7-8 cm çapında mil deliği var ataşın deliğinden sıkıştırılarak gecen milin uzunluğu 30 cm üst taşın hazne deliğinden geçerek üst taşın dengesini sağlayarak çevirme esnasında alt taşın üzerinde kalmasını sağlamış olur. 

Toplumlar tarih boyunca daima birbirleriyle etkileşim halinde olmuşlardır. İnsanların etkileşim sürecinde toplumlardan birbirlerine aktarma yoluyla paylaştıkları yeni buluşlarla insan gücünü daha az kullanacağı yeni buluşlar elde etmişlerdir. Çevirme kolunun yerine uzun bir değnek alır ve Ziğoyir kolu olarak adlandırılan kol daha önce harcanan insan enerjisini azaltır.

Toplumların ortaya çıkışından günümüze dek yaşanan değişim ve dönüşümler neticesinde insanlık farklı toplumsal yapılarda tecrübe etmiş ve kendi yörelerinde uyuklayarak yeni buluşlar ve yeni deneyimler elde etmiştir. 

Ziğoyirim kolosome    Değirmen cevir beni

Tokırsar nalesume       Arpayı öğüteceğiz

Liğor ebulim liğor       Çabuk yavrum çabuk

Toğaşil natroğume       Un tatlısı yiyeceğiz

İnsan gücünden emek sarf ederek, ihtiyaç maddelerini elde etmesi bu maddeleri daha kolay ve kullanışlı hale getirmeye başlar. Önceleri kabileler içinde az bulunan yöresel ismi Şoromil el değirmenleri birçok aileler tarafından kullanımına başlar. Yöresel ismiyle Şoromil El değirmeni taşlarında değişiklikler yapılmıştır. Üst taş 50-60 cm çapına yüksekliği 20-25 cm bulmakta burada taşın ağırlaştığını görmekteyiz taşın ağırlığı içine konulan tahılın kolay öğütülmesini sağar. Orta merkez deliği 10 cm çapına yükselir. Alt taş ise 60- 70 cm çapına yüksekliği 30-35 cm alt taşa üst taşın sığacağı şekilde 8-10 cm derinliğinde oyulmuş alta kenar kısmı 5 cm kalınlığında bir yanak bırakılmış üst taş alt taşın içine oturtulmuştur. 

Şoromil el değirmenleri teknoloji geliştikçe, insan gücüyle yapılan çalışmaları daha kolay elde etme imkânları kullanılarak, insanoğlunu rahata kavuşturmayı tasarlayarak çok farklı modelleri imal etmiştir. 

İnsan, ilk çağlardan başlayarak çeşitli araçlar üretmeye başlamıştır. Tarih öncesi çağlar, yapılan keşifler ve kullanılan araç gereçlerin cinsine göre isimlendirilmiş. Yerleşik ve toplu yaşama hayatına geçişiyle birlikte uygarlıklar da hayatta kalmak için sürekli gelişim ve değişim eğiliminde olmuşlardır. Toplumlar tarih boyunca daima birbirleriyle etkileşim halinde olmuşlardır. İkisi arasındaki bu karşılıklı etkileşim, dünyadaki önemli birtakım değişmelere öncülük etmiştir. Nitekim taşların dönmesini sağlamak için sırasıyla önce insan ve hayvan gücünden yararlanılmış, daha sonra ise rüzgâr ve hidrolik (su) enerji kullanılmaya başlanmıştır. Dünyanın gelişimi ve ürün tasarımları da bu doğrultuda çeşitli buluşlarla ilerlemiştir. İnsanoğlu yerleşik hayata geçmesiyle özellikle tahıl öğütme bakımından değirmenler önemli bir rol oynamıştır.

Taşların döndürülmesi yoluyla sağlanan öğütme gücü, değirmenlerin bu metotla gelişmesinin önünü açmıştır. Su değirmenlerini M.Ö. I. yüzyılda da var olduğunu yapılan kazı çalışmaları sonucu su değirmenlerinin kalıntılarına arkeolojik çalışmalar sonucu bulguların daha öncelere ait olduklarını tespit etmektedirler. Yazılan tarihi Safaları kayıtlarında bu tespitleri doğrulamaktadır. Su değirmenleri ile yıldızların hareketini kıyaslayan Lucretius (Evrenin Doğası adlı eserinde, V.515-6) ise su değirmenlerini M.Ö. I. yüzyılda da gayet iyi bilindiklerini yazar.

Anadolu’da su değirmenlerinin varlığına dair ilk delil ise Türkiye’nin kuzeyinde Niksar’a yakın Kaberia’daki Pontus kralı VI. Mithridates’in sarayındaki su değirmenidir. Amasya doğumlu Strabo, Geographica isimli eserinin Anadolu coğrafyasına ait bölümünde bu konuyu zikreder (Strabon XII.3.10, C 556). Bu da M.Ö. 71 yılından önceye ait bir tarihtir.

M.S. 200’lü yıllarda Küçük Asya’da su değirmenleri o derece yaygınlaşmış olmalı ki Frigya’daki Hierapolis’te (bugünkü Pamukkale-Denizli) su değirmencileri loncası bile kurulmuştur (Pleket,1988,27-28; Wikander,2000:398).

Yörede yetişen tahıllardan en önemlisi mısırdır. Bölgede kıtlık ve kuraklık döneminde kabak çekirdeğinden yapılan Çigido alevra çekirdek unu çekirdek az olunca kurutulmuş fasulye ve mısır kabak çekirdeklerine eklenir ve Değirmene götürülerek öğütülürdü. Yokluk döneminde ekmek yapılırdı. Bu yüzden Tarihini anlamaya çalışmak, geçmişi ve geleceği anlamaya çalışmaktır. Değirmende öğütülen mısır üç yönüyle kullanılmaktadır.

1-Mısır unu

2- Korkot insanların ihtiyaçlarında kullanılır

3- Mısırın seçilen taneleri hayvanların yiyeceği olarak öğütülür.

Buğday yörede yetişmez Anadolu’dan gelen buğday değirmende buğday unu ve bulgur olarak öğütülmektedir. Yörenin bir kısmında yetişen arpa kavrularak değirmende bir kısmı Haşilo alevra kavut un kavrulmuş un olarak öğütülerek kullanılırdı.

Bölgede Değirmenin ilk dış yapısı ahşap yapılardan iki katlı olarak inşa edilmiştir. İmece usulü ve halkın katkılarıyla yapılan değirmenlerin Alt kadı çark odası iki metreye İki buçuk metre genişliğinde taş duvar örülerek yüksekliği zeminin durumuna köre değişir iki metreden üç metreye ulaşır. Duvarın üzerine konulan ahşap iki Hatel- hatıl kirişi yüksekliği 30 cm genişliği 20 cm karşılıklı iki duvarın üzerine konulmuş Hatel- hatıl kirişlerin üzerine ızgara kirişleri 50 cm arayla dizilmiş. Izgara kirişleri kalınlığı 15 cm genişliği 20 cm olan kirişler birbirine geçmelidir. Duvarın üstünde olan hatel- hatıl kirişine 15 cm genişliği 5 cm derinliğinde bir kanal açılmış dizme döşeme kirişi bu kanala oturtularak çakılmıştır. Üzerine 4 cm kalınlığında tahtalar döşenmiştir. Yığma köşe tahtaların dizilmiş olduğu kenar ahşap kirişler kalınlığı10 cm genişliğe 10 cm kirişlerin üzerine dizilmiş olan köşe tahtalar üst kadını oluşturmaktadır.

Üst değirmen odası köşe tahtaların kalınlığı 4 cm tahtalar birbirlerine geçmeli olan kısma boğaz denir. Tahtalar dengeli bir şekilde dizilmiş olup yükselen köşeler değirmenin üst kısmını oluşturur. Üst üste dizilen tahtaların yüksekliği 1metre 80 cm tahtaların üzerine konulmuş olan kirişin kalınlığı 10 cm genişliği 10 cm olup dörtkenar köşelerden kirişler birbirine geçirilmiştir. Üzerine çatıyı oluşturan ızgara kirişler ve çatı makas kirişi bulunmakta çatı kirişlerin üzerine döşenen ahşap ızgara mertekleri kalınlığı 4 cm genişliği 6 cm olup merteklerin üzerin yağmurdan korunmak için çam ağacından yarılarak çıkartılan ince Hardoma tahtalarıyla döşenmiştir. Değirmenler yöre mimarisine ve demin edikleri malzemelere göre mimarisi değişmektedir. Bir su değirmeni, suyun yeterli miktarda olduğu bir ırmak veya bir dere kenarında kurulur. Dere veya ırmaklardan insan gücüyle yapılan ahşap Sulet- oluk veya taş duvar örerek yapılan Hark- kanallarla suyu değirmene taşıyarak değirmeni işler hale getirmektedir. Değirmenin kurulacağı yer, aynı zamanda arazi, ulaşım şartları açısından ve değirmen kurmak için elverişli olmalıdır.

Köyün ortak malı olarak işletilen değirmenlerin köy ihtiyar heyeti tarafından köylüden değirmen atı altında toplanan bağışlarla maaş karşılığı tutulan bir değirmen tamircisi tarafından onarımı yapılarak değirmenler çalıştırılmaktadır. Bazı köy veya mahallerde değirmene yakın oturan hayırseverler tarafından karşılık beklemeksizin her türlü onarımı sağlanmaktadır. Köyün ortak malı olan bu değirmenler köylünün ihtiyacı olan tahılı öğüterek kullandığı kendi yiyeceklerini ve hayvanlarını öğüterek besledikleri tahılları değirmenlerde öğüterek kullanırlar. 

Kırsal mirasımızın en önemli maddi kültür belgelerinden biri de, halk mimarisi örneklerinden olan Su Değirmenleridir. Teknolojinin gelişmesiyle Su değirmenleri büyük bir yaygınlık kazanmaya başlar. Değirmenlerin yapı sistemi büyümeye ve cadı kısmı kiremit ve saçla örtülmeye başlanılır. Bu yönüyle su değirmenleri, hem konumları ve hem de yapı gereği kullanımı ve inşa tarzıyla bulundukları yörelerin coğrafi koşullarıyla uyum sağlar. İnsanın hem kendisi ve hem de beslediği hayvanlarının besin teminine yönelik bu gereklilik su değirmenlerini vazgeçilmez aracı haline getirmiştir. 

İnsanlar her zaman hayatta kalma, ihtiyaçlarını karşılama İnsan doğayı zekâsına göre işlemiş, kendi amaçlarına uygun hale getirmiştir. Değirmen dış yapıları çimentonun buluş ve imalatıyla taş binalar ve betonarme yapılar aynı zamanda daha geniş büyük üç metreye üç metre veya üç metreye dört metre genişliğinde değirmenlerin yapılmasına neden olur. Değirmen tamiri ve barınma odaları yanına eklenmiş olur. Kullanılan yapı malzemesi ve inşa tarzı bakımından kırsal kesimlerde modernleşmeyi yaratan bu mimari de diğerleri gibi ne yazık ki her geçen gün azalmakta, yerine yenileri yapılmamakta ve var olanlar da zamanla yok olma riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Ahşap mimari ile başlayıp zamanla yerini tas mimarilerden sonra betonlaşmaya bırakmıştır. 

Yörede değirmenler yalnız öğütme işinde değil öğütme maksadıyla geldiği değirmende birbirleriyle buluşarak dertlerini birbirlerine anladır değirmende rahat bir nefes alarak evlerine dönerler değirmenler sevgilerin buluştuğu manilerin söylendiği bir yerdi değirmenler.

Ebacires tolede-  Kızlar ne söylüyorsunuz

Takşam sohamelede- Akşama değirmene

Ena baci nebero- Bir kız alacağım

Kayna dibomilede- Kimseye bir şey demeyin 

Hark su kanalı suyu Değirmene taşıma sistemi dere ve ırmaklardan imece usulü kazılarak veya taş duvar örülerek veya beton berte usulü suyun değirmene taşıma sistemine hark kanal denir. Dere ve ırmak içlerinden suyun değirmene taşıma sebebiyse dere ve ırmakların taşması sonucu selin değirmene zarar vermesini önlemiş olur. Hark kanalın uzunluğu 50 metreyle 200 metre arsında değişir arazi yapısına göre yörede arazi çok dikse Harkın kanalın mesafesi uzar. Hark kanalın derinliği 50-60 Cm genişliği 70-80 Cm olur belli mesafede Hark değirmen oluğuna birleşir.

Betonlaşma olmadan önce oluğu ağaç kütükleri ikiye bölerek oluk yapılırdı 80-90 Cm çapında iki üç metre uzunluğunda tomruk ortadan ikiye bölünerek bölünen tomrukların içi ay şeklinde balta ve keserle yontularak boşaltılmış ilk değirmen su oluğu yapılmıştır. Oluğun uzunluğu arazi yapısına göre değişir 6 metreyle 10 metreyi bulur. Bölgenin bazı kesimlerinde geniş tahtalardan yapılan oluklar taş duvarlar üzerine konularak etrafı taşlarla sıkıştırılır gelen su tahtaları çivi yerlerinden ayırmasın diye tahtalara çakılan çiviler demircilerde dövülerek yapılan çivilerdi. Suyun çarka vuran kısmın tan yukarı dışa doğru olan 2 metrelik kısmı oluğun üst tarafına tahtalar döşenerek çivilerle çakılır su çarka daha hızlı vursun diye oluk üst kısmı aşağı kısımdan biraz daha geniştir huni sistemi gibi.

Teknolojinin gelişimi ve betonlaşmanın yayılmasıyla tahta olukların yerini bazı yöre ve bölgelerde demir oluk ve beton oluklar alır. Betonarme oluklar daha dik ve su depolama alanı ahşap oluklardan daha geniş olur. Tahta oluklarda harcanan su yarı yarıya düşer. Hark kanal olukla birleşmesi noktasında Kofderir suyu kesme aparatı istediğiniz takdirde suyu değirmene verme değirmenle işiniz bitince suyu dereye akıtmaya yarayan aparattır.

Açık oluktan gelen su kapalı oluğa ambara dökülür. Ambar suyun çarka vurmasını sağlayan depolama alanına ambar denir. Ambarın uzunluğu değirmenlerin arazi yapısına göre değişir altı metreyle on metre arasında değişir çapı ise değirmenin alt kısmında çarka suyun vurduğu kısım 30 Cm çapında aşağıdan yukarı doğru genişleyerek gider 40 Cm çapında üst kısmı ise bir metreyle bir buçuk metre çapını bulur Ambar bir huniyi anımsatır. 

Kodoş oluktan kapalı ambara dökülen suyun taziğini oluşturan aparat. Ahşap yuvarlak sert ağaçtan yapılan 20 cm uzunluğunda 30 cm çapında orta merkezinde su azsa 7cm su çoksa10 cm çapında bir delik açılmış yukardan gelen beton ambarın uç kısmına montelenmiş suyun daha tazikli olarak çarka vurmasını sağlar. 

Yörede ilk değirmen çarkları ahşap malzemeden yapılmış suyun tazikle vurduğu kısma Ftera ahşap gebceler dövme çivi ve dövme yapılan yuvarlak çemberle desteklenerek çarkın uzun ömürlü olması sağlanmıştır. Dövme demirin genişliği yaklaşık 5 cm kalınlığı 2 cm demirden döverek yapılan çivilerin uzunluğu 15- 20 cm olup kısa çiviler Fteralara kepçelere çakılır uzunlar ise değirmen milini oluşturan kasnağa çakılmış milin girdiği orta merkezi 15x15 genişliğinde içine gecen ahşap mil değirmen taşına uzanmaktadır. 

Değirmen çarkları demirle buluşmadan önce ahşaptan yapılan çark malzemelerle su değirmenleri çevriliyordu teknolojinin gelişimi sonucu daha dayanıklı olan demirden yapılan çarklar çok daha kullanışlı ve uzun ömürlüydü. 

Kofdero - Salacak- Savacak- Suyu başka yöne akıtmak için yapılmış olan aparat. Değirmen çalışırken yan tarafında yapılan düzenek kolu değirmenin alt kesimi olan çarka suyun vurduğu Kotoşun uç kısmına gelen ahşap veya demirden yapılmış olan su yönlendirici veya tazyik kesici aparatı değirmeni durdurma suyu başka yöne akıtmasıyla değirmeni durdurma işlevi görmektedir. Kofdero bazı değirmenlerde ahşaptan yapılmış bazılarında demirden yapılmıştır. 

Değirmeni un ayarı un kalın veya ince un ayarı yapılabilmesi için değirmenin yan tarafında bulunan Eskoder- değirmeni üst taşını havaya kaldırma veya indirme ayarını işlevini yapma aparatı. Çarkın yerleştirildiği Cahra- denge çubuğu değirmenin üst kısmı yan tarafına çıkar. Değirmenin yanına çıkan direğin başında T işaretine benzeyen bir tahta vardır. Tahtanın altında iki Basal vardır. 1.5 metre uzunluğunda Şimşir ağacından yapılmış çapı sekiz santimi bulan Eskoder ahşap mânile ile kaldırılarak Basallar yerleştirilerek değirmenin ayarı yapılır. Eskoderin bazı bölgelerde teknolojinin verdiği imkânlarla demirden yapılmış çark odasından gelen demir Eskoder mili değirmenin yanı başına çıkan kısmın ucunda vida vardır vidaya gecen somonun çevresi bir araba Direksiyonunu andırır somonu çevirdikçe değirmen un ayarı yapılır. Cahra- çarkın alt mile oturtarak çark ayarı yapılmasını sağlayan aparat değirmenin un ayarı yapılır değirmen alt taşı sabittir. Değirmen üst taşını kaldırılarak ayar yapılan merkeze denir.

Eskoderir- Cahra- Değirmen taşlarını tamir yapma esnasında kaldırma işlemeni yapan aparat. İnsan gücünü azaltan koca taşı insan tek başına kaldırmasını sağlayan değirmenin yan kısmında kalın kalastan L şeklinde olup ucunda bulunan iki kanca yarım dairesel demir değinmenin iki yanında bulunan deliklere takılarak kaldırılan taşın öğütme kısmı çevrilerek taşın tamiri yapılır. O sırata alta sabit turan taşın bakımı da yapılmış olur. Alt değirmen taşının ortasından çıkan Kusbir yığ üst değirmen taşının dönmesini sağlayan aparat bakımı yapılır aşınmışsa değiştirilir.

Haraks- Değirmen taşına iki tür çekiçle vurarak kanallar oluşturma işlemine denir. Değirmen taşlarında yapılan bu işlemin değirmene dökülen tahılı rahat bir şekilde ezerek un haline getirir. Değirmeni çeviren Yığ ve Playeronun geldiği bölgeler murçla, çekiçle yeniden onarılarak değirmenin sağlıklı dönmesini sağlar.

Sakonar- Tahılın değirmene inmesini sağlayan depo ambar. Sakaonar- tahıl ambarı üst genişliği 80-90 cm V şeklinde dört barçadan oluşur Sakonarın derinliği 90 cm olup alt tahılın değirmene dökülmesini sağlayan delik 3-3 cm olup bir dikdörtgen huniyi andırmaktadır. Tahıl Sakonara ambara dökülerek değirmene dengeli bir şekilde akıtılır.

Sulent- Sakonar ambardan tahılı değirmen Hırtlağına boğazına buradan değirmen haznesine dökülmesini sağlayan aparat. Sulendin arka kısmı Sakonar ambarın altına giren kısmın genişliği 20 cm yüksekliği 15 cm Hıtlağa değirmene dökülen kısmı ön kısım ise 9 cm yüksekliği 10 cm uzunluğu yerine göre değişmekte 60- 80 cm. Yörede bazı bölgelerde ahşaptan yapılan sülent bazı bölgelerde ise saç veya demirden yapılmıştır. 

Hırtlak-Harhanaç- Boğaz değirmen tahıl tanelerini değirmenin haznesine aktarma aparatı. Yörede bazı değirmenlerde Hırtlağa direk Sulende oluktan dökülür bazılarında ise Değirmenin ortasında olan deliği Hırtlağa saçtan kıvrılarak yapılan aparat uzunluğu 35 cm yüksekliği 10 cm dir. Kopal- Karkanac- Sakonar ambardan Sulet oluğa akan tahılı titreterek değirmenin Hırtlağına haznesine düşürme aparatı olarak görev yapar. Uzunluğu 60-70 cm genişliği 6 cm olup Sakonar ambar direğinden Sulende oluğa montelenen oynar tahtanın kanal üzerine geçirme yerinden geçirilir ve değirmen üst taşının üzerine konur. Değirmen döndükçe sallanarak Sulent oluktan tahılı değirmenin haznesine dökerek öğütmesini sağlar. Taşak- ağır metalden oluşan veya sert kaya tan oluşan aparata bir buçuk metre uzunluğunda ip ipin bir ucu metale veya taşa bağlanır diğer ucu ise Sulende oluğa bağlanır. Sakonarın tahıl ambarının kiriş kısmında olan iki çiviye ipi dolanarak geçer Sulendin oluğun ayarı yapılarak tahıl dengeli bir şekilde değirmenin haznesine akışını sağlanır. 

Alevri Sakonar- Un Ambarı- Değirmen taşı öğüttüğü unu etrafa saçılmaması için yanlarına çakılan Kanat berte tahtanın değirmen taşından mesafesi 20 cm yüksekliği 40 cm uzunluğu 140 cm taşın üç tarafı beteleme tahtayla kapatılır. Önü acık olan yerde un ambarı vardır un ambarının yüksekliği 80 cm genişliği 70 cm uzunluğu 140 cm olup öğütülen tahıl unu buradan sokar un küreğiyle çuvallanır. Domuzluk yukardan oluğa giren suyun çarka vurarak çark evinden dışarıya çıkan eşik kısmına Domuzluk denir. Balayero üst değirmen taşını çevirme işlemine yarayan dövme demirden yapılan aparattır. 

Alevra: Tahıl öğütülerek yapılan un

Ambar- Karanlık oluk: Oluğun geniş ve suyu depolama kısmına ambar denir

Balayero Fol: Üst taşın altında demirinin takılması için açılan oyuk.

Balayero: Değirmende üst taşın dönmesini sağlayan demir aksamdır.

Basal: Değirmen taşını ayarlamak için Eskoderin kaldıracın altına konulan çividir.

Cahra- Eskoder: Değirmen taşlarını tamir yapma esnasında kaldırma işlemeni yapan aparat.

Çark: Değirmenin dönmesini sağlayan tahta veya demirden oluşan suyun tazyikli bir şekilde vurmasıyla dönen teker biçimindeki sistemdir.

Çark evi: Değirmeni alt kadı Çarkın bulunduğu alan Domuzluk: Çarktan geçerek suyun Çark ortasından çıktığı yer Eskoderir: Değirmen taşını ayarlamak için kullanılan direk. Fetera: Suyun çarka vurduğu kısma denir.

Hamelede- Değirmen:Su gücü ile çalışan ve İçinde öğütme işi yapılan yer

Hameledi Eban Kaya: Değirmen üst taşı Değirmende tahılın un durumuna gelmesinde dönerek görevi yapan taş.

Hameledi Ebuka Kaya: Değirmen al taşı Değirmende tahılın un durumuna gelmesinde zemin görevi yapan sabit taş.

Hark: Dere veya ırmaktan suyu değirmene götüren sistem Hırtlak- Harhanaç: Tahıl tanelerini değirmenin ağızından haznesine aktarma aparatı.

Kanat: Değirmende öğütülen unun etrafa saçılmasını önleyen berte tahtası.

Karkun: Değirmen taşını dengeye getiren aparat.

Kobal- Dibek taştan ya da ağaçtan yapılmış, genellikle tahılın kabuğunu ayıklamada, tahıl ve benzeri şeyleri ezmede yararlanılan büyük havan.

Kobal-Karkanac: Tahıl ambardan Sulet- Oluğa akan tahılı direterek değirmenin boğazına düşürme aparatı.

Kofderir: Hark- Kanalında değirmene gelen suyu yönlendirme aparatı Kofdero- Savacak: Değirmeni durdurmak için kullanılan sistemdir.

Kotoş: Oluktan kapalı ambara dökülen suyun tazyikini oluşturup çarka vuran ahşap aparat.

Kusbir: Değirmeni çevirmek için konan sivri aparat

Manela: 1,5 cm uzunluğunda 8 cm çapındaki şimşir ağaçtır. Unun ince veya kalın olmasını ayarlamak için kullanılır.

Oluk: Harktan suyu değirmene taşıyan sisteme denir

Sakonari Sulet: Ambardan tahılı değirmen boğazına oradan da değirmen haznesine dökülmesini sağlayan aparat.

Sunduç: Sandık

Şoromil: El 30-40 km ağırlığında değirmen taşı

Taşak: Tahılın değirmen haznesine dengeli bir şekilde akışını sağlayan aparat.

Yığ: Taban ağacı arasındaki bağlantıyı sağlayan demir. Ziğoyir: Dairesel şeklinde dönmeyi sağlayan ahşap veya demirden kol.

Tink Değirmen Tink

Değirmen taşı ilk zamanlar ahşaptan yapılan döndürme kolu yarım Ziğoyir şeklinde uyuklamaya konmuştur. Taşın ortasında 15 cm olan deliğe iki metre uzunluğunda yuvarlak bir ağaç çakılır. Tekerlek şeklinde döneceği alt havuzun orta merkezine 20 cm çapında yüksekliği 40 cm ağacın orda merkezinde başparmak kalınlığında bir demir demirin ahşaptan yüksekliği 10 cm taşa çakılan ağaç taştan 30 cm alınmış parmak kalınlığında bir delik vardır alt havuzdan yükselen demir deliğe geçmekte ve insan gücüyle döndürülmektedir. Kulanım amacı Arpanın kabuğu burada alınarak yemeklerde kullanılmakta idi. Mısır koçanını kırması yapılarak Korkot yapılır. Veya bahçelerde toplanan yeşil cayın burada ezilerek doz haline getirilerek insanların ihtiyacını karşılamakta iti. Tink genellikle ezme işlemlerinde kullanılırdı. Tin değirmentaşı döndükçe taşın aldırta olan tahıl elle çevrilerek daha kolay ve dengeli bir şekilde ezilmesi sağlanır. 

Su Tink insanoğluna kolaylıklar sağlayan Teknolojinin gelişimi Tinkleri de çarklı sisteme kavuşarak profesyonel hale getirmiş insan emeği ve gücü azalmıştır. Yörede her değirmenin yanı başına birde Tink yapılarak köylülerin kullanımına sunulmuştur.

Değirmen Kullanılan Malzeleri

Değirmen tamirinde ve Haraks taşın iyi bir şekilde tahılı ezmesi için taşı çekiçleyerek yapılan çizgi ve deliklerde kullanılan murç yan keskilerle yapılan çalışmalar daha zordu değirmen tamiriyle uğraşan ustalar değişik fikir üretmesiyle çekiçli sisteme geçilerek demircilerin döverek yaptıkları çekiçler daha ağır ve insan kolunu yoruyordu. 

Fabrika sistemiyle imal edilen çekiçler sistemi çekiçlerin ağırlığı değişerek ustaların kol yorgunluğunu nispeten hafiflemiştir. 

Değirmende kullanılan malzemeler birçoğu değirmen tamir dolaplarında saklanır. Değirmene gelenler ihtiyaç duydukları zaman kullanırlar. Basal değirmenin un ayarı yapılırken Eskoderir ayar direği manileyle kaldırılır basalla altına destek yapılır.

Koşkin- Elek ilk dönemlerde kestikleri hayvan bağırsaklarından yaptıkları eleklerdir. Bunlar üç kısma ayrılı ince elek unu elemek için orda elek bulgur arpa eleği kalın elek Korkot eleği olarak kullanılır. Kimi değirmenlerde elekler duvara asılı durur.

Günder-Manela- Mânile Cimşir-şimşir ağacı ahşaptan yapılan mânile değirmeni un ayarı direğini kaldırma işleminde kullanılır.

Subunkar ve Cuhavel değirmenin eski dönemleri ilk kullanılan süpürme malzemeleri Subunkar cam ağacı talklarından yapılır Cuhavel cifin sarı orman gülü çalısı veya Rirkaba- likaba çalılarından yapılırdı. Değirmene her gelen değirmenin içini ve çevresini süpürür ve temizlerdi. Amme hizmeti yaban değirmende yapılan bütün işler Savap- sevap hayır olarak görülmekteydi.

İnsanoğlu kendi fikir ve becerileriyle imal ettiği teknik alet ve malzemeler fabrikasyona dönüşmesiyle süpürge modern bir hayat ve teknoloji hayatı kolaylaştırmadan nasibini süpürgelerde alır. 

Değirmenlerden anekdotlar.

Yörede bir çok anekdot anlatılır akşam ezanı okunduktan sonra değimden ve yakınlarından geçmek insanların anlattığı hikaye ve anekdot sebebiyle korkarak ve çok hızlı bir şekilde koşarak değirmen yanlarından geçilir değirmen etrafında cinlerin perileri olduğu ve insanlara musallat olurlarmış diye anlatılırdı. Eskiden araba yolları yoktu şehre inenler döşlerinde işleri geç bitince köylerine gece karanlığında dönerlerdi. Gurbete gidenler kışın köyüne gurbetten gelirken kasabaya bir şekilde bir araçla gelir kasabadan sonrasını yaya olarak köyüne çıkar çoğunlukla elinde bir kaz feneri geceleyin ormanlar arasından geçerlerken korkmaz değirmene yanaşınca içlerini bir korku sarar tüyleri ürperir adımlarını sıklaştırır bildiği her duayı okur ve değirmen yanından öyle geçerlerdi.

Bunlar Cin mi?

Bir gün şehirde işi olan köylü sabahın şafak vaktinde evinden çıkar şehre iner şehirde işi geç bitince kalacak yeri olmadığından köyüne dönmeye karar verir ve yola çıkar. Eline aldığı kaz feneriyle patika yollardan orman aralarından geçer. Bir taraftan fener esen rüzgârın esintisiyle sönmesin diye feneri bir önüne alır bir yanına ufaktan mırıldanarak türkü söyler. Ara ara ses çıkardır Ora, Oy oy, hayde hayde, yaban hayvanları önüne çıkmasın diye nihayet köyün değirmenine varır değirmenin yanından geçerken ne görsün değirmenin yanındaki düzlükte gençler horon oynuyor oh, der korkmama gerek yok burası şenlik gençler oyun oynuyor uzaktan seslenir.

Ora, Eberiye- Hey gençler, Ucakudemi- Duymuyormuşsunuz

Aklından şöyle geçer gençler kalabalık ses çok olduğundan beni duymuyorlar yanlarına varayım belki komşu çocuklarından biri aralarında olursa onunla beraber köye dönerim. Yanlarına doğru çıkar yüzlerine bakar hiç birini tanıyamaz. Yanlarına gelmişken biraz horon mu etsem der. Onayanların ayaklarına bakar ayaklar ders aklına ninesinin anlattığı cinler gelir hiç sesini çıkarmadan hızlı bir şekilde oradan kaçar köyün bir mahallesine gelinceye dek hem koşar hem de arkasına bakarak yoluna devam eder evin kapısına gelince oh der hele sağ selim eve geldim der.

Eski dönemlerde yöreden gurbete gitmeyenler yakın bölgelere imamlığa veya çocuklara dini eğitim vermek amacıyla yakın il ve ilçelerin köylerine giderler yaz boyunca çocuklara dini eğitim verirlerdi ayda bir sefer izin yaban hocalar köye ailelerini ziyarete gelirlerdi. Yola çıktıkları bölgelerden yaya olarak yola çıkarlar şehre gelince bir kısım yolu arabayla gelirler arabanın olmadığı yerlerde kestirme patika yollardan bir iki künde köye gelirlerdi.

Cin Çarptı

Köyün birinde çocuklara dini eğitim veren hoca köyüne ailesini ziyaret etmeye karar verir bulunduğu bölgeden yola çıkar ailesinin bulunduğu kasabaya gelir köye ailesine boş gitmek yakışmaz çarşıdan taşıyacağı katar bir şeyler alır hava kararmış olsa ta köyüne ailesine kavuşmak ister karanlıkta yola revan olur. Köyün patika yolundan karanlık olmasına rağmen yıldızların ve ayın azda olsa aydınlandığı yoldan yürümeye başlar. Orman aralarından başka göyün fındık bahçeleri arasından gecen yoldan yürüyerek köyün değirmenlerine yaklaşır değirmenlere yakın bölgede hocanın yoluna çıkarlar hocayı dövmeye başlarlar hocanın üstü başı kan revan olur. Hoca yere yığılır kalır hiçbir yanı hareket edemez duruma gelir. Ertesi gün değirmene tahılını öğütmeye gelen köy kadınlar değirmenin içinde her yanı kan olmuş birini görürler yanına korkuyla yanaşırlar hocayı zorda olsa tanırlar. Hocaya seslenirler hocadan cevap alamazlar hoca şuurunu kaybetmiş öylesine yatıyor kadınlardan biri koşarak köye haber verir. Hocanın ailesine ulaşan haber aile panikleyerek değirmene doğru yola çıkar hocanın hanımı titrek bir sesle avazı çıktığı kadar olanca gücüyle seslenir.

Ola debases ehoça esuk ce docese-Erkek ne oldu sana hocam kalk kim dövdü seni Hoca’dan ses çıkmaz.

köye haber salınır gençler gelir hocaya bir sal yapılarak hocayı salın üzerine yatırırlar gençler salı omuzlarına alarak hocayı hastaneye taşırlar. Hoca hastanede iki hafta katar yatar taburcu olur. Köylü merak içindedir hocayı ziyarete giderler her gelen ziyaret esnasında hocam nasıl oldu bu olay bu katar kötü hale nasıl geldiniz hocanın cevabı herkese aynı olur cinler çarptı beni der.

Kültürel bakımından ayrı bir yere sahipti Değirmenlerimiz

Yörede çalışır durumda olan su değirmenlerinin yanı sıra bir o kadar da çalışmayan harabe halinde olan veya adıl turumda kalmış su değirmeni vardır köylü halk tarafından imece usulü ile yapılan bu değirmenlerin çok eskilere dayanan bir tarihi vardır. İnsanın hem kendisi ve hem de beslediği hayvanlarının besin teminini karşıladığı su değirmenlerinden uzaklaşmaya hazır demin ettiği kıtalara yönelmiştir. Oysa su değirmenleri yöre yaşantısının vazgeçilmez aracından ziyade yörede yaşayan halkın dertlerini dile getirdiği stresini attığı eğlencesini dile getirdiği halkın bir hasta hanesi kipiydi su değirmenleri. Yöre anane ve kültürü içinde değirmenlerle ilgili pek çok deyim ve atasözünün bulunması değirmenlerin toplum hayatında önemi bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Yörede değirmenlerde halk namelerinin notalarda yer bulduğu ve halkın ezgilerinin duyulduğu deyimlerin ve atasözlerin konuşarak yön bulduğu aşkların yeşerdiği sevgilerin çoğaldığı kimi zaman sevdaların karadığı veya yüreklerinde derin izler bıraktığı yöre yaşantısında önemi bir yere sahipti değirmenlerimiz.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —