Trabzon tarihi hakkındadır.
Of, Hayrat, Çaykara ve Dernekpazarı tarihçelerini inceleyiniz.
İstanbul, Yenikapı tanıtım günlerinde, Trabzon hakkında, salonun ortasında asılı duran panoya yazılan tarihçe bir muammaydı. Burada gezindiğim sırada Trabzonlu birçok misafiri panonun başına getirerek gösterdim. Hiç kimsenin umurunda değilmiş gibi davranan halk ve makam sahipleri de bunların arasında vardı. Konuyu bilen ve Pontusçuların pek sevmediği bazı Trabzonlu tarihçiler dışında kimseyi benim kadar etkilediğini pek düşünmüyorum.
Resmi panolarda yazılmış tarihin açıklamasına resimleriyle birlikte sıralı olarak cevap vermeye çalışacağım.
Trabzon isminin menşei hakkında bilgi ve Trabzon ismi son şeklini alıncaya kadar kullanılan isimler ve üzerinde yapılan yorumlar şöyledir;
İlk Çağlarda Kullanılan İsmi;
Trapezu-Trapeza-Tpaheza.
Türklerin Kendi Aralarında Kullandıkları İsimler;
Tibarzon-Tarabuzan-Turabozan-Trapezut-Trebisot-Atrabezoni-Atrabezan.
Orta Çağlarda Arap Coğrafyacıların Ve Tarihçilerin Kullandıkları İsimler;
Atrabezuni-Atrabezun-Trebozanda-Trabezunde-Trabezonda-Trebisod-Trapezut.
Batılı Kaynaklarda Geçen İsimler;
Trabezonde-Trebexonda-Trebezonda-Trebisont-Trapezut-Trabison-Trpezunte-Trebizonde[1]Trapezus-Trapezut.
İslam Coğrafyacı Belazuri, Fütuhu’l Buldan’da Trabzon’dan bahsettiğini görüyoruz. Coğrafya içinde Mukaddesi Atrabezun’dun Müslüman bölge olduğunu belirtmiş ve burası için Şehr-i Tarabezunde demiştir.
Mesudi, eseri Murûc Ez-Zeheb'de Trabzon'dan Tarabunde diye bahsederken Dimeski’de bu hususlara, Mesudi'den alıntı yaparak değinir. El-Istahri ise eseri "Kitabü't-tenbih ve'l-israf"da Trabzon'un Anadolu'ya giriş şehri olduğunu yazar.
Trabzon, tarih boyunca paylaşılamamış ve çoklu isimlere maruz kalarak kimi zaman Roma, Rumlaştırılmaya, kimi zaman Grek, ve Helen ’leş dirilmeye kimi zamana Pontuslaştırılmaya, kimi zaman Yunanlılarla bir bağ kurulmaya çalışılmışsa da Trabzon’un kuruluşunun Rum, Pontus veya Yunanlılarla hiçbir bağının olmadığını, isminin Batılı coğrafyacılar ve Arap coğrafyacılar tarafından zikredildiğini tarih kayıtlarında görmekteyiz.
Böyle yüzlerce kaynak bulmak mümkündür. Koca bir Trabzon şehrinin neresi sofraya benziyor? Bu konuda harita mühendislerinden rahat bir şekilde bilgi alınabilir. Trabzon halkı misafir karşılamayı sever. Misafire kurdukları sofralardan mı ismini almış? Trapezus kelimesinin Grekçeden geldiği söylenmekte, oysa Rumca bir kelime olup likofrancadan gelmekte olup yazılışı Trabezoso, sofrayı kur anlamını taşımaktadır. Ayrıca Musculus Trapezius terimi, tıp dilinde kullanılan Latince bir kelimedir.
Musculus Trapezius nedir? Size kısaca bunun hakkında bilgi verelim. Musculus Trapezius teriminin tıbbi anlamı; Musculus (kas) - Trapez (yamuk), “yamuk kas” anlamını taşımaktadır. Trabzon kıyı şeridine bakıldığında girinti ve çıkıntıların yamukluğundan mı almış olabileceğini düşünmeden edemiyoruz. Bu konuyu dil bilimcilerin görüşüne bırakıyoruz.
Tarihçi Strabon’un vermiş olduğu bilgiden yola çıkarak Tibarenler: Trapezus-Karasus ve Kotyara arasındaki üçgene yerleştirilebilir. Trabzon’un isminin Tibaren kabilesinden almış olabileceğini öne sürüyor. Trabzonlu tarihçi Ahmet Can Bali ve başka tarihçilere göre, Trabzon kelimesinin birleşik kelime olduğunu, birinci hecede Trap–Trab sözcüğü ile Tibarenleri kastettiğini, Zon hecesinin “memleket” anlamına geldiğini Trabzon’un Trabların memleketi olduğunu sözcük olarak açıklarlar.
Trabzon Tarihine Sıra Gelince;
Milletliler öncesi, Turani kavimler içinde en karışık Türk boyları olan Turanlılar Devri (MÖ 2000-MÖ 756) sayılabilir. Trabzon'daki ilk Türk boyunun bu kavimlerin olduğu dönem olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Son zamanlarda Trabzon ve çevresinde yapılan kazılarda MÖ 756 senesinden çok daha öncelerine ait arkeolojik kalıntılar bulunması ve bazı köy isimlerinin, Hititçe ve Luvice gibi bu dönemlere ait yer adlarının da olması burasının MÖ 756 senesinden önce tarihlendirilmesinin gerektiğini ortaya koyar.
Ksenophon’un Tarihe Düştüğü Notlarda;
Tarihçi yazar Ksenophon’un (MÖ 431-354) “Anabasis On Binlerin Dönüşü” adlı eserinde bölgeden verdiği bilgiye göre; Ordu, Giresun, Trabzon bölgelerinin Sinop’a bağlı bulunduğunu yazmakta. Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan kavimleri ise şöyle yazar; Makronlar-Kolkhlar-Diriller-Massynoikler-Khalybler-Tibarenlerden bahseder ve işte bu toplulukların Türk olma ihtimali çoktur ve birçok tarihçi bunların Türk asıllı kavimler olduğunu belirtir.
Miletliler Devri Dönemi;
Bazı tarihçiler öncesini kabul etmez, hatta inkâr ederler (MÖ 756 – MÖ 298) maksatlı veya bilerek Trabzon tarihini Miletlilerden başlatır. Oysa kaynaklara bakıldığında Trabzon tarihi çok daha önce başladığı hatta Hitit ve Luvice köy adlarının olduğu ortaya çıkarmaktadır.
Heredot “Tarihin Babası”na Göre;
Heredot, kaynaklarında bölgede yaşayan Tibarenleri Pers İmparatorluğu’nun 19. Satraplığı olan Kapadokya Satraplığı içinde tanımlar. Perslerin İskit seferinde gözlemlediği Pers ordusu içinde asker olarak Tibarenlerin olduğunu söyler.
Persler Dönemi;
Perslerin Anadolu’ya gelişiyle Kapadokya Satraplığı’nın başkenti Amasya olur daha sonra Sinop alınarak Karadeniz’e ulaşıp ticaret yollarını ele geçirilmiş olurlar. Perslerin egemenliğine girerek, Pont Kapadokyası adı verilen Satraplık içinde kalmış İran asıllı yöneticisinin ve Anadolu’daki ilk yerli insanların Yunanlılıkla hiçbir bağı bulunmamaktadır.
Pontoslar Devri (MÖ 298-MÖ 63);
Mademki Pontoslar dönemi de yöneticisi İranlı olan prens dönemidir. Bu dönemi (MÖ 2000-MÖ 63) gösterebiliriz. Daha sonra Büyük İskender’in yerine kurulan devletler, arasında olan Selevkiya Krallığı’nın yerine Amasya merkezli kurulan tarihteki ilk ve tek Pontus Kralı Mihritades’in Roma’ya karşı verdiği savaşta Tibarenlerin büyük rol oynadığını anlatılır.
Roma İmparatorluğu(M.Ö.63-1204)
Roma İmparatorluğu, Anadolu’yu işkâl ettiğinde bölgede Kuman, Kıpçak, Pers, Bulgar, Peçenek, İon, Cenevizliler gibi topluluklar yerli kavimlerin üzerine zaman zaman gelmişlerdir. Roma İmparatorluğu ikiye bölünmesiyle Doğu ve Batı Roma ismini almıştır.
Doğu Roma ismiyle “Bizans’ın” baskılarıyla;
“Hazreti İsa’nın dinine inanmayan ve dilini konuşmayan bizden değildir” ifadesiyle bölgede yaşayan halka değişik işkenceler yaparak Ortodoksluğu yaymışlardır.
Rum sözü Romalıların Anadolu’yu da işgal etmesiyle Arap coğrafyacıların Anadolu’ya verdikleri bir coğrafi isimdir. Roma- yerine Rum-Rumi kavramları kullanılmaya başlanmıştır. Rum Anadolu’yu Rumeli ise Avrupa işaret eder. Kuranı Kerim’in Rum Suresi’nden de anlaşıldığı gibi.
Kommen Devri (MS 1204-1461);
Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığı’nı kurmuşlardır. Bazı tarihçiler Rum Devleti veya Rum Pontus İmparatorluğu’nu bu döneme yansıtmaya çalışmakta oysa bölgede Komnenos Krallığı vardır. İmparatorluk denince Roma İmparatorluğu veya Osmanlı Devleti sınırlarına ve ülkelerdeki etnik yapılara bakmak gerekir.
Fakat bu kale içi tarihidir. Dede Korkut hikâyeleri döneminde (Hz. Muhammed SAV zamanında), 7. asır ve Selçuklular döneminde 13. asırda kale dışında çok sayıda Türk yaşıyordu. Boztepe’deki Ahi Evren Dede bile o dönem Kırşehir’den Trabzon'a gelmiştir. Bu dönem Anadolu’nun Türkleşmesi sırasında devam ederken Komnenos döneminin bu kadar uzun sürmesinin nedeni soylu prenseslerin Türk beyleri ve hükümdarlarıyla evlendirerek akrabalık bağını tesis etmeleridir. Bu dönem daha çok buradaki Türk asıllıların Müslümanlaşması, İslam dinini seçmeyenler ise Romalı-Rum adıyla diğer kökenliler ile birlikte ayrıştırılmışlardır. Ayrıca bu dönemde Ukrayna ve Gürcistan’dan 1125 ve 1204 tarihlerinde 50.000 ve 45.000 Kuman (Kıpçak) aile Doğu Karadeniz’e yerleşmiştir.
Osmanlılar Devri (MS 1461-1923);
Fatih Sultan Mehmet’in öncülüğündeki Osmanlı kuvvetleri bölgeyi kuşatarak, 1461 yılında Trabzon’u ele geçirmiş ve Komnenosların egemenliğine son vermiştir.
Ruslar Trabzon’a saldırır (14 Nisan 1915) iki yıl Rus işgali 1917′de Rusya’da “Bolşevik Devrimi” ile sona erdi. Kurtuluş Savaşı’nda da etkin rol alan Trabzon’da Cumhuriyet dönemi de başlamış oldu.
Cumhuriyet Dönemi 1923’ten başlayıp devam etmektedir. Trabzon’da milat öncesinde ve sonrasında yaşayan kavimlerin içinde onların tabiriyle İyonlar vardır ancak Yunanlı yoktur. Tarih boyunca Trabzon ve çevresine yerleşen kavimler listesi;
Hititler - Firigler - Amazonlar - Tıbarenler - Halibler - Elizonlar - Legzler (Lazlar) - Kıpçaklar - Haldiler - Mosinekler - Makronlar - Sanlar (Canikliler) - Kolhlar - Komanlar - Marlar - Beşirler (Busirler) - İskitler (Sakalar)- Driller (Torullular) - Kimmerler - Persler - Sasaniler – Romalılar - Doğu Roma ismiyle Bizanslılar - Selçuklular - Türkmenler - Uzlar (Oğuzlar) - Osmanlılar - Cumhuriyet dönemi.
Trabzon kale içinde sığınmacı olarak kurulan Venedik, Ceneviz ve Ortodoks Roma, Rum, Katolik Ermeni tüccarlarla aynı bölgeyi paylaşan bir üniter yapıya imparatorluk denilmesi biraz gülünç durum teşkil eder. İmparatorluk koca bir coğrafyaya hükmetmektir. Komnenos Krallığı’nın içinde ve dışında yaşayan karma etnik gruplar vardı. Sonuç olarak bölge Komnenos Krallığı’na ait olan bir bölgeydi. Rum Pontus İmparatorluğu, Pontos İmparatorluğu, Rum Devleti, Pontus Devleti diye kurulmuş böyle bir imparatorluğun kayıtlarına rastlanmamıştır. Yazılan birkaç batılı yazarın makalesi arasına sıkıştırılmış, yazıların ibaresiyle kalmış Bizans ve Pontus sözleri, misyonerlerin çalışmasıyla aktif hale getirilmeye çalışılmıştır.
Roma (Rum) kelimesi milattan önceki, bütün kayıtlarda bulunmamaktadır. Hatta "Rum" ismi de Yunan ırkını ifade eden bir ırksal kelime kökünden gelmemektedir. Rum Anadolu’yu, Rumeli ise Avrupa’yı temsil etmektedir. Selçuklu sultanları ve Osmanlı padişahları zaman zaman Rum ismini kullanmış, Bizans yani Doğu Roma İmparatorluğu sürekli Roma İmparatorluğu adıyla anılmıştır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten Sonra kendisine Roma İmparatorluğu’nun devamı anlamında olan Kayser-i Rum unvanını layık görmüş ve onu kullanmış, ayrıca büyük zatlarda bu isim ön veya ek takı, olarak kullanmıştır. Bunlardan Mevlana Celaleddin-i Rumi, Anadolulu Celalettin anlamını taşımaktadır. Bu gibi örneklemeleri Bacıyan-ı Rum ile Gaziyan-ı Rum da da görebiliriz.
Bizans ismi, batılı tarihçi yazarların kullanmasıyla batı dillerine yerleşir ve o tarihten sonra yani 16-17. yüzyıldan sonra, Bizans ismi Batı Avrupa'da kullanılarak daha sonra dilimize yerleşmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu halkı hiçbir zaman ve hiçbir tarihte kendilerini Bizans ismiyle tanımlamamışlardır. Tarihi kaynaklara bakılırsa, Doğu Roma Bizans döneminde yaşayanlar kendilerine Bizanslı dememişler ve Bizans İmparatorluğu ismini kullanmamışlardır. Kendilerine Romania (Romalı) demişlerdir.
Yunanlılık, Filiki Eterya- Etnik-i Eterya örgütünün 1814’te kurulmasıyla başlar, 1830 yılında Yunanistan kurulur. Yunanistan’ın kurulmasıyla Anadolu ve çevresinde Doğu Roma döneminde zorla Hristiyanlaştırılan Türk asıllı ailelerin de tersine göçüyle Yunanistan’a doğru başlar. Bu yüzden Yunanistan’ın çoğunluğu Türk asılıdır demek mümkün olabilir.
İnsanlar arasında en çok tercih edilen iletişim türü yazı ve resimleme sistemidir. Tarihten bu yana her toplum, sosyal, kültürel ve siyasi ilişkilerini, ananelerini, ticaret ilişkilerini, inançlarını aile içinde çocuklarına veya eğitim yoluyla diğer topluluklara aşılamış, kalıcı hale getirmek için de gerek resimleyerek gerek yazı yazarak gelecek toplumlara aktarmıştır. “Söz uçar yazı kalır” tarihin önemi hakkında en kestirme bilgiyi vermiş oluruz.
İstanbul Yenikapı’daki afişlerdeki olumsuz ifadeler söz konusu, bu gibi tarihçiler bölücülerin işine gelmektedir. Aynı zamanda, onlar tarafından kaynak gösterilmektedir. Şimdi bu afişlerdeki tarih kayıtlardaki olumsuz durumları değerlendirelim:
Akçaabat:
Kelimenin sözlüğünü ve etimolojisi incelenmesi gerekir. 1821 başlayıp 1830 kurulan Yunanistan bölgeye nasıl isim vermiş olabilir-Yunanca-πλάτανο-Okunuş: plátano.
Araklı:
Hiçbir tarihi bilgi yok.
Arsin:
Fatih Sultan Mehmet tarafından kimlerden fethedildiği yazılmamış.
Beşikdüzü:
Hiçbir tarihi bilgi yok.
Çarşıbaşı:
Hiçbir tarihi bilgi yok.
Çaykara:
Bizans diyerek herhalde Doğu Roma’yı kastetmek istenmiştir. Komnenos Krallığı yöneticileri kendilerini biz Romanın devamıyız diyerek tanıtmışlardı Pontus veya Rum olarak değil, Romalı olarak ve Komnenos kralları olarak ölmüşlerdi. Fatih Sultan Mehmet tarafından Komnenos Krallığı alınarak Trabzon Osmanlı topraklarına dâhil edilmiştir.
Dernekpazarı:
Alexios Trabzon’a geldiğinde ben Roma İmparatorluğunun mirasçısıyım demişti. Batılılar tarafından kabul görülmemişti. Komnenos kralları Pontus olarak kendini hiç anmamış ve Komnenos kralı olarak ölmüşlerdi. Fatih Sultan Mehmet Komnenos Krallığı’nı yıkarak Trabzon’u Osmanlı topraklarına dâhil eder.
Düzköy:
Hiç tarihi bilgi yok.
Hayrat:
Persler, Doğu Karadeniz'i “Pontus Kapadokyası” denilen büyük Satraplık haline getirdiler. Trabzon, 19 Satraplık olarak bağlı kalır. Trabzon, MÖ 334 yılında Büyük İskender'in egemenliği altına girmiştir. Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon Komnenos Krallığı’nı kurarlar. Trabzon kale içinde sığınmacı olarak kurulan Venedik, Ceneviz ve Ortodoks Rum ve Katolik Ermeni tüccarlarla aynı bölgeyi paylaşan bir üniter yapıya imparatorluk denilmesi ne derece doğrudur. Fatih Sultan Mehmet ne Pontus ne de Trabzon Rum Pontus İmparatorluğu’nu tanımamıştır. Fatih Sultan Mehmet Komnenos Krallığı’nı yıkarak Trabzon’u Osmanlı topraklarına dâhil etmiştir.
Köprübaşı:
Hiç tarihi bilgi yok.
Maçka:
Hiç tarihi bilgi yok.
Of:
Pontus Yunan ile ilgisi olmayan yerli krallık. Bizans egemenliği yanlış bir oluşum. Doğu Roma İmparatorluğu içindeki hiçbir imparator kendilerini Bizans İmparatoru olarak göremeden ölmüşlerdi. Çünkü onlar Doğu Roma’nın imparatoruydular. O dönem Bizans yok, Doğu Roma İmparatorluğu vardı. Bizans sözü Latin asıllı Doğu Roma yerine Yunan asıllı Bizans iddiası ile 16-17. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanmıştır.
Ortahisar:
Hiç tarihi bilgi yok.
Sürmene:
Fatih Sultan Mehmet Trabzon’u kimden almış yazılmamıştır.
Şalpazarı:
Hiç tarihi bilgi yok.
Tonya:
Hiç tarihi bilgi yok.
Vakfıkebir:
Bizans diyerek herhalde Doğu Roma’yı kastetmektedir Trabzon Rum İmparatorluğu derken Trabzon Komnenos Krallığı’nı ifade eder. Fatih Sultan Mehmet Komnenos Krallığı’nı yıkarak Trabzon’u Osmanlı topraklarına dâhil eder.
Yomra:
Hiç tarihi bilgi yok.
Akla gelen; Neden Of, Hayrat, Çaykara, Dernekpazarı ve Vakfıkebir bölgelerinde bu söz varlığı ve kavramın kullanılması gelmektedir?
Bu bölgelerde ayrı bir kasıt mı vardır?
Diğer ilçelerde bu kavramlar niye yoktur?
Uygulamanın amacı bölgesel politika çerçevesinin belirlenmesinin amacını mı taşımaktadır?
Karadeniz bölgesinde, tarafsız tarihçi akademisyenler tarafından bir heyet oluşturarak ivedilikle yapılacak bir çalışmanın hazırlanarak belediye ve kaymakamlıkların web. Sayfalarında yerini almasını bekliyoruz.
Tarih boyunca Türkler birçok yeri fethederken fetih ettikleri topraklara barışı ve huzuru getirmiş ve lakin fetih edilen toprakların tarihlerini not almamıştır.
Bu konular ile ilgili olarak yeni basımı yapılacak olan kaleme aldığım “Tarih Boyunca Rum[1]Rumi” çalışmamda daha geniş bir biçimde bilgiler yer almaktadır.
İbrahim TUNCER
GSM: 0530 317 9090
Çaykara ve Ötesi : 0212 631 3233