Eskiden bir liderin sözünün ağırlığı, o sözün arkasındaki ömürle ölçülürdü. Bir cümle bazen yılların sesini taşırdı. Bugün ise milyonlarca cümle arasında bir tane bile ruh taşıyan kelime bulmak güçleşti. Eski dünyanın vakarı, yerini hızın ve gösterinin hüküm sürdüğü bir çağa bıraktı. İnsanlar artık otoriter bir ses değil; kendi iç duygusuna benzeyen bir yakınlık arıyor. Kısacası, toplumun nabzı değişti; ama bu nabzın ritmini anlayan çok az.
Liderlik krizini yalnızca günün polemiklerinden okumaya çalışmak, büyük resmi karartmaktır. Çünkü asıl kırılma kişilerde değil; çağın talebindedir. Toplumun hafızası sessizce dönüştü. Değer algısı değişti. İnsan artık sadece yön gösteren değil, kendini anlayan bir önder arıyor. Bu yüzden eski liderlik modelleri toplumun yeni ruhuna çarptığında yankı bulmuyor. Toplum, belki farkında olmadan, başka bir temsil biçimi istiyor.
Bugün herkes konuşuyor, herkes görüyor, herkes fikir üretiyor gibi görünüyor… Ama bütün bu gürültünün ortasında toplum hâlâ aynı cümleyi kendi kendine soruyor: “Benim içimden geçen duyguyu kim anlayacak?”
Ekranlarda figür çok, ses çok, slogan çok… Ama toplumun aradığı şey bir figür değil; bir duruş. Gösterişsiz ama sahici, iddiasız ama ağır, aceleci değil ama net… Kendisini temsil edebilecek bir tutarlılık. İşte bu yüzden, toplumda duyulamayan o ince arayışı hissedebilen kalemler her dönemde bir adım öne çıkar. Çünkü bir yazarın kıymeti, gördüğünü yazmasında değil; görülmeyeni fark edebilmesindedir.
Bugünün liderlik krizini anlamak için göze değil, sezgiye ihtiyaç var. Toplumun duygu akışındaki değişimi, hayal kırıklıklarını, unuttuğu değerleri ve yeniden aradığı güveni hissedebilmek gerekir. Bunu fark eden herkes bilir: Zaman liderleri değil, liderlik anlayışını değiştiriyor. Bu değişimi okuyamayanlar, yüzeydeki tartışmalarda boğulurken; okuyabilenler, geleceği şekillendirecek düşünsel zemini bugünden kuruyor.
Zaman hızlandı ama hikmet geride kaldı. Gürültü çoğaldı ama anlam inceldi. Figür arttı ama önder azaldı. Bu yüzden liderlik krizi dediğimiz şey bir kişiyle ilgili değil; bir çağın aynaya bakıp kendi gölgesini tanıyamamasıyla ilgili bir sancıdır.
Belki de çözüm, liderleri suçlamak ya da toplumu yormakta değil; çağın bize ne söylemeye çalıştığını duymaktadır. Çünkü toplumun yönünü değiştiren şey bazen büyük bir figür değil, doğru zamanda yazılmış bir cümle olur. Sözün değeri de burada ortaya çıkar: Sadece açıklamak için değil, görmek için yazan kalemlerin önemi…
Zaman, liderlerin yüzünü değiştirir; ama liderliği anlayabilen kalemler, her çağda yol gösterir.
Zamanın değişimini okumaya çalışan bir yolcunun satırları…
Kaynak:
https://arti5tv.com/kose-yazilari/gurultude_kaybolan_liderlik-9323.html